Sillyon Antik Kenti
Sillyon Antik Kenti, antik dönemden Osmanlı’ya, hatta Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar yerleşimin kısmen görüldüğü, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış, çok çeşitli kalıntılara sahip görkemli bir kenttir.
Antalya’nın Serik ilçesinde, Perge ile Aspendos arasında kalan kent, bir tepe üzerine kuruludur.
Her uygarlıktan kültürler içeren; Sillyon Antik Kenti, kendi parasını basan zengin bir kentti. Helenistik dönemden Selçuklular’a kadar eserlerin beraber görülebileceği Sillyon Antik Kenti, uzaktan bakıldığında tam bir kale olarak görünmektedir. Ovanın ortasında kayalık bir tepe üzerine kurulu bu kent, etrafındaki surlarla ulaşılması oldukça zor bir konumdadır. Hatta bu yüzden Büyük İskender’in Anadolu’da alamadığı kentler arasında geçmektedir.
Kentin eserleri uygarlıklara ışık tutuyor
Sillyon’un kuruluş hikayesi, Troya Savaşı’na kadar dayandırılır. M.Ö. 3. yüzyıl, Sillyon için parlak bir dönem olur ve kendi sikkelerini (paralarını) basmaya başlarlar. Bu da kentin ayrıcalığını gözler önüne sermektedir. Sillyon, bütün Pamfilya bölgesi ile önce Bergama Krallığı ve ardından Roma egemenliğine girmiştir. Parlak bir dönem yaşayan kentte ticaret gelişmiştir ve zenginleşmiştir.
Kentin üzerinde bulunduğu tepenin üst kısmına “Akropol” denir. Aşağıda kalan bölüm ise kentin olduğu bölümdür. Sillyon Antik Kenti’ni çevreleyen surlar, kentin savunma kabiliyetini gözler önüne serer. Aşağı kent ve Akropol için ayrı surlara sahiptir. Kentte bulunan “Mescid”, Selçuklular döneminde yapılan en önemli Türk İslam eserlerinden biridir. Kentte iki “Nekropol” (kayaya oyularak oluşan üzeri açık mezar) bulunur. Sillyon’da günümüze kadar hala akan bir çeşmenin olması çarpıcı bir detaydır. Bu çeşmenin Selçuklular’dan kalma olduğu düşünülmektedir. Kentte Helenistik dönemde inşa edilen yaklaşık 8 bin kapasiteli olduğu bilinen bir tiyatronun şu an sadece üst kısmı görünmektedir.